11 Haziran 2016 Cumartesi

Bendeki "Şarkı"

"Kelimelerin anlamlarını ahenkle dans ettiren kadın" dedi bana, sustum. Oysa ben sadece okumayı sevmeyenlerin arasında yazmayı tercih eden bir muhalif olduğumu düşünüyordum.
Yazdıkları okunmayan bir yazar, söyledikleri dinlenmeyen küçük düşünür'düm. Bahar gelse de papatyadan taç yapsam, kirazdan küpeler taksam, hanımeli kokusunu doyasıya ciğerlerime doldursam gibi hayallerim vardı ve hayattaki beklentilerim bunlardan ibaretti, ne kadar büyüyebilirdim ki?
Eskimeyen "eski zaman" bendim işte...Boş bakışlarda anlam aradım, bilmediğim lisanda bakıyor insanlar,kabullendim...Biri bana mektup yazsın, o kadar gerçek olsun ki mürekkebi yer yer dağılsın...Yaşadıklarını bıraksın hissetiklerini, yaşadıklarının hissettirdiklerini yazsın. Tükenmez kalemin ucu gibi sivri dilliyim üstelik ne daktilo ne de his sahibiyim...Ondan da vazgeçtim...
İnsanlar...Hırtı pırtı mırıldanıyor, bangır bangır melodilerin vicdanın sesini bastıracağını, kendinden kaçacağını sanıyorlar oysa ruhun karanlık sesini bir tek plak cızırtısının dindirebildiğini bilmiyorlar, ne büyük kayıp...
Kendinden kaçarken kendine yakalanmak gibi bir soru:
"Hangi şarkıyla anmak istersin bu günkü halini?"

                               ...azazine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder