25 Ocak 2016 Pazartesi

Bendeki ''Sus''


Bilmediğin bir dilin diksiyonu düzgün sunucusu gibisin sevdiğim, hiç gitmediğin bir şehrin sokaklarında emin adımlarla kaldırımları arşınlayan yerli halk tavrında cesaretin...
Ben mucizeyi seninle öğrendim...
Altın kafese konulduğunda vatanım diyen bülbülüm o yüzden, özgürlüğünden vazgeçip, göçmeyi reddeden asi kırlangıç, kanatları kırık kız kulesine esir düşmüş, denize hasret martı... Batamayan karabatak, yatamayan hacı yatmaz...
Sustum...Gitmek için değil, sevmek için sustum...
Bir kaldırıma oturup saatlerce ağladım, koca şehre kafa tuttum, rüzgara karşı durdum, sustum...
Korktum, ölüme meydan okudum, kendi kendime defalarca sordum, sorguladım, yargıladım, senaryolar yazdım, kendim çaldım kendim oynadım ama yine bangır bangır sustum...
İçim yandı, çiğerim acıdı, kalbim sızladı gene sustum...
İsyan ettim, dua ettim, çiçekleri suladım, kedileri sevdim, sokaktaki çocuklarla sohbet ettim yine sustum...
Kahkahalar attım, lugata yeni küfürler ekledim, inancımı, umudumu kaybettim yine sustum...
Hasta oldum, üşüdüm, ateşler içinde adını sayıkladım yine sustum...
Sevmediğini yudumlarken hatırladım, sevdiğin birşeyi yerken gülümsedim eee ben zaten seni hiç unutmadım...

Tabiata aykırıydım, farkına varılmadım.
...azazine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder