
Gözünü açar açmaz,gecenin üçü, sabahın beşi ya da bir öğle yemeği vakti demeden beni arayabilirsin… Pudingin dibini sıyırmak gibi keyiflidir bende yalnızlık, muhtemelen onunda dibini sıyırıyor olurum o vakitlerde. Ama bil ki aradığında efendim olamazsın artık… Uzun uzadıya ne anlatmaya çalıştıysam sana, düşündükçe dank edecek kafana ve sen, mesaj atabilirsin öyle zamanlarda… Ama hatırla, ‘arada bir’ iki satırlıktım ben, müsait değilindim… Ağlayabilirsin,bunu senin yüzünden hayata küskünlüğüme sayarsın.Ben halden anlamam artık, içebilirsin de… Adımı sokaklar da tuba diye sayıklarken uyarılarım aklına gelip, ‘Tamam laaaannn tuğba, tuğba’’ diye isyan edebilirsin, bağırabilirsin de hatta… Biz olamıyoruz demiştin ya, biz oluruz da, biz seninle olsak olsak herkese rezil oluruz bundan sonra. İyisi mi, sen otur, düşün, üzül, ağla, bağır, çağır, kendini oyala başkalarıyla…. Ben artık ‘
susarsam biter, uyursam geçer’ cinstenim…
Sustum, bitmedi…Uyudum, geçmedi…
…azazine…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder