13 Ocak 2016 Çarşamba

Bendeki "Yol"


Geçtim karşısına hayatın, son hazırlıkları tamamladım,valizime bir kaç parça umutta attım, sürükleyerek taşıdığım valizi yere bıraktım, arada sevinç çığlıkları attım, kollarımı açtım, gözlerimi kapadım, evet işte hazırdım...Sevdiğim kitapları sokaktaki çocuklara dağıttım, en beğendiğim rujumu çöpe attım, şapkamı taktım, gökyüzüne baktım...Şemsiyeyi kapı ardına son anda bıraktım...
Meşhurdur kaybolmalarım, sonra yeniden yol bulmalarım... Ama bu kez başka bir duygu durumundayım yani bulduklarımdan kaybolmak amacım... Uzun yollar geçiyor gözlerimden, yolculuklar belki de şehrine en yakın yerden...Uğurladım kendimi, el salladım ardımdan, hem su döktüm hem ıslandım, bir zaman tünelinde ışınlandım...
Az gittim, uz gittim, dere tepe düz gittim, koca dağlar aştım, yamacında soluklandım, bıçak sırtı köprülerden atladım, uçurumlardan yuvarlandım, yaralandım, kanatlarımı sardım, bir ağaca yaslandım, azgın sulara kendimi bıraktım dalgaları aştım...
Kurbağa öptüm prens olmadı, kurt gördüm beni yemedi, avcı ise etin ne budun ne diyerek vurmaya bile değmezsin dedi, ejderhaya kafa tutan atmacaydım ama yazık şaşkınlıktan birşey diyemedi, polyanna üzgündü, yalancı çoban pişman, pinokyo burnunu kesmeyi kafaya koymuştu, cadı oturmuş güzelleşeceğini umarak keyifle elmasını yiyordu ses etmedim, yerdeki ekmek kırıntılarını üç kere öpüp başıma koyarken Hansel ile Gretel'i söylenerek andım, ayakkabımın tekini görünür bir yere fırlatıp attım, masal kuşları eşliğinde La Fontaine' e selam verdim, kaf dağına kadar vardım...
Ama varacağımı umduğum yere yine varamadım...
                                                                       
                                                                          ...azazine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder